Modern hayatı reddeden Pigmelerin neden boylarının kısa olduğundan, Hint Okyanusundaki adalara nasıl dağıldıklarına kadar cevaplanmamış birçok soru hala yanıt bekliyor…
Kısa boylu insanları tarif etmede en çok kullanılan sözcüklerden bir tanesidir; “pigme”. Bu kelimenin kökeni Yunanca, bir uzunluk birimi ve dirsekten parmaklara kadar olan mesafeye denk geliyor. Orta Afrika’nın ilk yerleşimcilerinden olan Pigmelerin boyu ise 1,5 metreyi pek aşmıyor. Bu da günümüzdeki tartışma konularından bir tanesi; Pigmeleri sınıflandırırken boylarını baz alıp boy ortalaması 1.5 metreden az olan her sınıfı pigme olarak mı tanımlamalıyız? Ya da sınıflandırmada, boy faktörünü es geçip kültürel öğelere mi ağırlık vermeliyiz?
Afrika’nın ilk sakinlerinden olan Pigmeler günümüzde kıtanın çeşitli yerlerine dağılmış durumdalar. Doğu Afrika Pigmeleri, Belçika Kongosu’nun Ituri ormanlarında yaşıyorlar. Orta Pigmeler aynı ülkenin kuzeyindeler. Batı Pigmelerine ise en çok Kamerun’da rastlanıyor. Bunların dışında Gabon, Ruanda, Uganda sınırları içinde kalan topraklarda da Pigmeler var. Afrika Pigmelerinin dışında bir de Asya Pigmeleri var, Negritos adıyla biliniyorlar. Negritos, ispanyolca “küçük siyah adam” demek. Fiziksel özellikleri Afrika Pigmeleriyle bire bir aynı… Buraya nasıl geldikleri, göç yolları hala bir sır ve tartışma konusu.
Seylan’da, Hint Okyanusundaki adalarda. Ma-. Sumatra ve Filipinler’de de Pigmeler yaşamaktalar. Boylarıyla orantılı küçük kulübelerinde yaşayan Pigmeler günümüzde hayatlarını avlanarak ve yabani yiyecekleri toplayarak sürdürüyorlar.
Başlıca av hayvanları domuz, maymun, antilop ve ceylanlardan oluşuyor. Özellikle ağaçlara tırmanma konusunda oldukça ustalar. Köpek dışında evcil hayvanları olmayan Pigmeler tarımı da bilmiyorlar. Ergenlik döneminde kadar Pigmelerin gelişimi diğer insanlardan pek farklı değil. Ancak ne oluyorsa bu aşamada oluyor ve büyüme duruyor. Peki, Pigmelerin boyu neden bu kadar kısa? Bu soru henüz bir cevap bulabilmiş değil.
Bazılarına göre yaşadıkları şartlara uyum sağlamak için evrim geçirmişler. Bazıların göre ise atalarından aldıkları genetik bir miras. Bir başka teoriye göre yaşadıktan yağmur ormanlarında yeryüzüne ulaşamayan güneş ışınlan, D vitamin eksikliğine yol açabiliyor. Bu durum da kalsiyum eksikliği ve iskelet yapısının küçük kalmasıyla sonuçlanıyor. Ancak bir gerçek var ki, Pigmeler 3 bin yıldan beri varlar.
Pigmeler her şeyin yaratıcısı olduğuna inandıkları “Komba” isimli tek bir yaratıcı tanrıya tapıyorlar. Genelde ilişki kurduklan Bantuların dilini kullanıyorlar. Ancak değişik kabileler farklı diller kullandıkları için birbirleriyle iletişim kuramayan Pigme kabileleri de mevcut. Oldukça utangaç oldukları için pek fazla ortalıkla görünmeyi ve poz vermeyi sevmiyorlar.
Günümüzde Pigmeler 3 bin yıllık hayatlarında karşılaşmadıkları kadar çok tehlikeyle karşı karşılar. Av hayvanlarının sayısındaki azalışın getirdiği yetersiz beslenme bir yana, AlDS ve Ebola gibi virüsler de onlar için sürekli tehdit oluşturuyor. Vatandaş olarak kabul edilmedikleri için yaşadıkları yerde sağlık olmak üzere ülkelerin hiçbir sosyal hizmetinden de yararlanamıyorlar. Yaşadıkları yağmur ormanları hızla tükeniyor ya da korunmak islenen yağmur ormanlarının çoğu milli parklara çevriliyor. Her iki durumda da bölgenin ilk yerleşimcileri olan Pigmelcrin bu topraklardan çıkmaları isteniyor.
Ziya Aktürer – Worldwide Traveller Eylül/2014