Death Valley – Hareket Eden Taşların Sırrı

ABD’nin Kaliforniya ile Nevada eyaletlerinin sınırında bulunan Ölüm Vadisi (Death Valley)  ulusal parkında kayalar, hiç kimsenin görmediği anlarda çölde yürüyebiliyor.

Yüzeyde derin izler, bu izlerin ucunda da kayalar var. Burada bu tür dolaşan kayaların sayısı 150’yi aşıyor. Ama bir tanesini bile hareket halinde gören yok. Yaklaşık beş kilometre boyunda ve iki kilometre enindeki Racetrack, aslında pürüzsüz -ve kupkuru- bir göl yatağı.

Uzun gözlemlere rağmen yıllardır  bir türlü bu taşların sırrı çözülemiyordu. Racetrack Playa adı verilen eski bir göl yatağındaki bu kaya parçaları nasıl hareket ediyordu?

Yürüyen kayalar ile ilk kez 1955’te ABD’li jeolog George M. Stanley ilgilendi. Stanley’in varsayımına göre kayaların hareket etmesinin nedeni buz ve rüzgârdı. Soğuk havalarda bir grup kaya parçasının çevresinde buz tabakası oluşuyor. Rüzgâr estikçe buz tabakası çevreden kopuyor, böylece tıpkı bir yelkenlinin su yüzeyinde süzülmesi gibi, kayalar buz tabakasıyla birlikte kayıyorlardı. Bu yaklaşım uzun yıllar doğru olarak kabul edildi. Ancak bu teori özellikle küçük taşlar için geçerliydi.

1960’larda ünlenen bu yeri 1969’da ilk incelemeye alan Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü Jeoloji Bölümü’nden Dr. Robert P. Sharp, araştırmaları sonucu kayaların hareketinde, yağmurun da en az rüzgar kadar önemli olduğu sonucuna vardı.

Bu teori uzun yıllar kabul görse de 1990’ların başında yapılan yeni gözlemler doğrultusunda kayaların hiçbir biçimde rüzgâr etkisiyle hareket etmediğini açığa çıkardı.

Massachusetts Amherst College’dan John Reid ve arkadaslarinin Racetrack Playa’da 5 cm yüksekliğinde kar suyu biriktiğinde ve buzlanma olduğunda, bir insanin, bu zeminde kaymadan yürümesinin oldukça zor olduğunu ama iş kayaların yürümesine gelince bununda olanaksız olduğunu gözlemlediler. 25 kg ağırlığındaki bir kayayı buz üzerinde bir milim bile kıpırdatmak mümkün olmuyordu. Çünkü kayalar dolomit kökenli kireç tasındandı. Yüzeyleri ise çok pürüzlüydü. Sürtünme katsayıları 0,8 idi. Bir ayakkabının ki ise 0,1 idi. Bu da kayaların buz üzerinde rüzgârın etkisiyle kayması yaklaşımını tümüyle ortadan kaldırıyordu.

Reid ve arkadaşlarının teorisi ise, kayaların altında biriken buzların, birkaç santimetre derinliğindeki suda “yüzmeleri” yönünde. Bu yaklaşım, meteorolojik verilerle de uyum içerisinde. Reid, kayaları hareket halinde saptamak için kisin orada aylarca yasamak ve yeterli araç gereç için de yaklaşık 1 milyon dolarlık bir yatırım gerektiğini belirtiyor. Ancak aşırı soğuk, rüzgâr ve nem, yörede yaşamı olanaksız kılıyor ve hiç kimse böyle bir ise kalkışamıyor.

Sibel Çağlar

Gezginler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir