Bir Refah Ülkesi Norveç

“Önyargılar ahmaklar içindir” (Fordommer er for dummer). Belki bazı konularda antipati duyarız Norveçlilere ama daha çok da hayranlık besleriz, özellikle de adalet ve hoşgörü anlayışlarına.

bergen-norway-23455-1920x1200

Gereksinimimiz olmadığı halde kendimizi ifade etmek ve hayata renk katmak için yaptığımız faaliyetler bizim kültürümüzü oluşturur. Örtünmek veya kuru ekmek yemek gereksinimdir ama şapka takmak, sofraya oturup çatal kaşık kullanarak çoban salatası yememiz kültürdür.

Farklı coğrafya ve iklimlerde yaşayan, farklı dini ve felsefi görüşlerin etkisinde kalan, dolayısıyla ayrı tarihi geçmişleri olan halklar, birbirine benzemeyen hayat tarzları ve alışkanlıklar geliştirerek o bölgenin kültürünü oluştururlar. İnsanın kendini ifade etmesi ve hatta kendini mutlu hissetmesinde oldukça etkili olan kültürü, bazen hayatın anlamı, bazen de hayatın kendisi olur. Muhtemelen bu sebepten olsa gerek; her ne kadar modern ve popüler kültürlerden daha sorunsuz bir hayat sürüyor olsalar da, günümüzde fazla kültürel geleneği olmayan toplumların ilkel ve şanssız olduklarını düşünürüz.

Kültür bir nebze de olsa konformist bir olgudur; çoğu kez sorgulanmadan nesilden nesile aktarılır. Bu yüzden de her kültürün hem iyi hem de kötü yanları vardır. Ne var ki, doğrusuyla yanlışıyla kendimizi en iyi kendi kültürümüzde ifade edebiliriz bu yüzden ister istemez kültürümüze bağlıyızdır.

En basit şekliyle kültürleri Doğu ve Batı olarak ikiye ayırır, Avrupalı oldukları için de İskandinav kültürlerini bu gruplandırmada Batı kültürünün içine dahil ederiz.  Ne var ki; daha zorlu iklim şartlarında yaşayan ve pek kalabalık olmayan Vikingler’in torunları birçok konuda diğer Avrupalılardan farklıdır. En azından dokuz yıldır Norveç’te yaşayan bu yazının yazarı için öyledir.bir-refah-ulkesi-norvec

Bir refah ülkesi Norveç

1970’lerin başında denizlerinde bulduğu petrol rezervlerinin devlet tarafından kontrol altına alınıp, sadece halk yararına kullanılmasını öngören devlet politikasının başarılı bir şekilde uygulanmasıyla dünyanın en refah ve en zengin ülkesi haline gelen Norveç’te fakir olma kriterleri birçok ülkeden daha farklıdır. Norveç’te herkes temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeli hatta yılda en az iki hafta tatil yapabilmelidir. Avrupa’nın en pahalı ülkesi olsa da, bu Norveçlilerin alım gücünü pek etkilemez. Knut Hamsun’a 1890 yılında “açlık” üzerine en güzel romanı yazdıran kültürde bugün kimse açlık hissinin nasıl bir duygu olduğunun hatırlamaz. Aileler haftada bir gün lokantada yemek yer, yılda en az bir kere yurtdışına tatile gider, kendi evlerinde otururlar.

Norveçliler kaybettikleri ya da unuttukları eşyalarının peşine düşmezler. Okul, yuva, iş yeri, hastane ve benzeri yerlerde biriken unutulmuş tonlarca eşya mütemadiyen Doğu Avrupa ve Afrika ülkelerine gönderilir. Sokaklarda da pek çok bırakılmış bisiklet, eldiven, gözlük veya ceket bulunur ama bunları hiçbir Norveçli tenezzül edip kendine almaz, bilakis düşüren kolay bulsun diye daha görünür bir yere koyar.

Norveç kültürü baskıcı, kuralcı ve saygı üzerine kurulu bir kültür değildir. Ulusal ve tarihi değerlere bağlılık devam etse de Norveçliler popüler kültüre ve teknolojik yeniliklere kolaylıkla adapte olabilirler. Modern Norveç kültürü medya araçları ve kurslar aracılığıyla öğretilir. Ayrımcılık ve kötü muamele (mobbing), trafikte yeni güvenlik önlemleri gibi birçok konuda periyodik kurslar ve seminerler düzenlenerek tüm Norveç halkının bilgisi ve eğitimi güncellenir. Örneğin bir okul yolunda bir çocuk bisiklet kazası geçirmişse, bu kazanın nedenleri ve olaydan çıkarılacak dersler konusunda okul velilerine en kısa zamanda bir seminer düzenlemelidir.bir-refah-ulkesi-norvec2

Mesafeli, mütevazı, müteşekkir

Kuzey bölgelere doğru, nüfus yoğunluğu azaldıkça insanların daha konuşkan daha sıcakkanlı olduğu söylense de, kültür pek çeşitlilik göstermez Norveç’te; tipik bir Norveçli mütevazı, gösterişsiz ve mesafelidir. Özellikle nezaket kodları Doğu ve Avrupa kültüründen farklıdır. Her ne kadar “buyurun” ve “teşekkür ederim” günlük hayatta en sık duyulan kelimeler olsa da, birçok yabancı Norveçlilerin kibar olduğunu düşünmez. Mesela “lütfen” kelimesi çok ender kullanılır, tabiri bulunsa bile hapşıran insana “çok yaşa”  denmez.

Öte yandan diğer kültürlerde görülmeyen başka birçok durumda teşekkür eder Norveçliler: “evet, teşekkür”, “bir kahve, teşekkür”. Sofradan kalkarken çocuklar bile mutlaka sofrayı kurana “yemek için teşekkür” eder. Bunun dışında beraber geçirilen bir zamanın akabinde; “Bugün için teşekkür”, ya da “son görüşülmüş zaman için teşekkür” etmek Norveçlilere hastır. Yalnız, “her şey için teşekkür” sadece tek bir durumda söylenir: Ölenin arkasından cenaze töreninde.

Norveçli dakik ve nettir, kuralları pek ihlâl etmez. Misafirliğe tam söz verdikleri vakitte gelir, mesai saati bitimini (16.00) bir dakika geçe iş yerinde kimse kalmaz. 10 kron borç vermişse iadesini bekler, market kasasında 1 kron çıkışmamışsa mal satın alınmaz, yarım kadeh şarap içilmişse bisiklet bile kullanmaz, yayaya yol verir.bir-refah-ulkesi-norvec1

Kişisel mahremiyet çok önemlidir; özel sorular sorulduğunda ya da sınırları ihlal edildiğinde rahatsızlıklarını hemen belli ederler. Otobüste, kuyrukta ya da pilates dersinde aralarında olabildiğince mesafe bırakırlar. Habersiz ev ziyareti hoş karşılanmaz. Çocuklar başının okşanmasından hoşlanmaz.

Ev ortamında keyif yapmayı çok severler. Keyif yapmak için gerekli en önemli iki şey; mum ışığı ve odun ateşidir. Her daim mum yakar, yanan lambaları söndürmez, 21. yüzyılda hâlâ odun sobasıyla ısınırlar. Ateş ve ışık, huzur ve mutluluk verir Norveçliye.

Kendi evlerinde, misafirlikte, okulda, sağlık ocağında ayakkabılar kapıda çıkartılır. Her öğrencinin okulunda, her çalışanın iş yerinde her gün kullandığı kendine ait bir çift terliği vardır. Lokanta ve kafelerde de evlerindeki gibi rahat etmek isterler; bu yüzden de bu gibi yerlerde ayakkabısız dolaşmak ve ya çanta ve ceketlerini evdeki gibi yere atmak hoş karşılanır bir durumdur.

Sosyalleşmenin çok önemli olduğunu düşünürler ama iletişim konusunda başarılı olmadıklarını da kabul ederler. Okul, kurs ya da iş hayatında insanları birbirine kaynaştıracak birçok faaliyet düzenlenir. Birbirlerini yakından tanıyıp ortak bir şeyler yapmaları öğütlenir. Proje veya ödevler tek başına değil gruplar halinde yapılır, yemekhanede tek başına yemek yiyorsan psikolojik bir sorunun olduğu düşünülür. İnsanların birbirini tanıyıp arkadaş olması için baskı yapıldığı bile hissedilebilir Norveç ‘te.

Aynı kurs ve seminerlerde arkadaşımızın yaptığı çalışma hakkında yorum yaparken önce çalışmanın olumlu yönlerini mümkünse abartarak belirtmemiz, olmamış yerlerini de hafif ve yapıcı bir şekilde eleştirmemiz öğütlenir. Norveçliler birçok konuda samimi ve açık olmalarıyla bilinseler de, kimsenin hevesini kırmak istemedikleri için olumsuz eleştiri yapmaktan çekinirler.bir-refah-ulkesi-norvec6

Birçok Norveçli yaşadığı refahın ne kadar yüksek olduğunu ve ne kadar şanslı olduğunu bilir ve bir şekilde vicdanını rahatlatmak ister. En yüksek maddi yardımlar Norveç’ten gider yurtdışına ve Kızıl Haç ya da Uluslararası Af Örgütü gibi örgütlerin binlerce aktif üyesi vardır ülkede. Ama bütün bunlar yoksul ve acı çeken ülkelerle empati kurabilmesini sağlayamaz, zira her Norveçli yılda 100 kilo yenilebilir yemeği çöpe atmaktadır.

Tam olarak “imece” kelimesinin karşılığı olmasa da “dugnad” bugün de çok önemli bir geleneksel değerdir Norveç’te. Her mahalle ortak kullandıkları alan ve binaların bakım ve temizliğini kilisenin çitlerinin yenilenmesi gibi işleri zorunlu olmayan ama çoğunluğun katıldığı bu imece çalışmasıyla halleder.

Norveç’te alkol tekelden, belirli saatlerde satılır ve aşırı pahalıdır. Misafirliğe ya da toplantıya giderken herkes kendi içkisini yanında getirir ve başkasıyla paylaşmaz Az sıklıkla alkol tüketen ama içki sofrasına oturdu mu dibi görmeden kalkmayan Norveçliler böyle zamanlarda naif, mesafeli ve kibar hallerini pek muhafaza edemezler.bir-refah-ulkesi-norvec7

Resmiyet ve hiyerarşinin olmadığı kültür

Başka kültürlerde pek görülmeyen başka bir Norveçlilik özelliği ise “sizli bizli” konuşma kalıplarının kullanılmamasıdır. Herkese “sen” diye hitap edilir. Sadece krala ve meclis veya hükümet binası içindeyse mebus ve ya bakana “sen” yerine üçüncü tekil şahısla hitap edilebilir. “Kral bu konuda ne düşünüyor?”

Çok az iş sektörü resmî giyinmeyi gerektirir, Norveçliler iş yerlerinde, seminerlerde rahat ve basit kıyafetleriyle bulunurlar, kadınlar gündüz vakti pek makyaj yapmaz. Bay, Bayan, Efendim, Sayın gibi sıfatlar kullanılmaz. Kral bile sadece “kral”dır, sayın ya da ekselansları değil.

Her yerde olduğu gibi işyerinde de herkes eşittir, kimsenin sıfatı ve statüsü kıyafetinden ya da konuşma tarzından anlaşılmaz. Eller cepte konuşmak nezaketsizlik işareti değildir. Patronla konuşurken ceketin önünü iliklemeye gerek yoktur. Norveçlilere göre eleştiri kaldıramayan ya da kendinden farklı görüşlere müsamaha gösteremeyen kişi patron ya da müdür olamaz.

Her yaşta Norveçlinin olmazsa olmazı sırt çantası ve bisiklettir. Resmî ya da abiye bile giyse, sırt çantasını taşır, bisikletine biner. Norveç’te standart bir sırt çantasında beslenme çantası, su şişesi, zemin ıslaksa üzerine oturmak için küçük bir plastik şilte ve değişken hava şartlarına göre yedek kıyafetler bulunur.

* Norveç kralı Olav tramvayda
* Norveç kralı Olav tramvayda

Tramvaya binen Kral, şınav Çeken Başbakan

Kraliyet ailesi üyeleri ve politikacılar da diğer Norveçliler gibidir. Herkes ulaşılabilir ve yargılanabilir. Başbakana postanede kuyruk bekliyorsa kimse sırasını vermez. Görevi ne kadar önemli olursa olsun, kimse arkasında etten bir duvarla dolaşmaz, hata yapmışlarsa kabul eder. Norveçli yöneticiler eleştiriye açıktır ve sıklıkla televizyon programlarında hesap verirler. Yanlış bir icraatta ilk önce ulusal medya olayı ortaya çıkartır ve ilgililerden hesap sorar.

Norveç kralı Olav 70’li yıllardaki petrol krizinde ekonomiye destek olmak için tramvay ile yolculuk yapmış, 1959 doğumlu başbakan Jens Stoltenberg, bir sağlık programda diğer yarışmacılarla aynı şartlarda yarışmış ve 23 adet düzgün şınav çekebildiğini ispatlamıştı.

Norveç’in bugünkü kralı, prensesi ve prensi halktan insanlarla evlidir. Prens Haakon’un eşi prenses Mette Marit’in önceki ilişkisinden olan oğlu da kraliyet ailesi mensubudur. Gençliğinde uyuşturucu bağımlısı olduğu bilinen prenses, bugün Norveç’in idol annelerinden biridir.

* Ari Behn ve İspanyol transseksüel. Foto: Per Heimly
* Ari Behn ve İspanyol transseksüel. Foto: Per Heimly

Kralın damadı yazar Ari Behn ise, farklı kültürlerdeki insanları anlattığı televizyon programında ağda ve makyaj yaptırdıktan sonra kadın kıyafeti giyerek sokakta dolaşmıştı (NRK TV, 2011.)

Ulusal beraberliğin çok belirgin hissedildiği Norveç’te ulusal bayram 17 Mayıs’ta kraliyet ailesi ve hükümet tüm halkla beraber geleneksel kıyafetleri Bunad’ı giyerek sokaklarda yürüyüş yapar. Halkın hemen hemen hepsinin katıldığı 17 Mayıs bayramı, Norveç’in en coşkulu günüdür. Ülkede yaşayan yabancıların birçoğu da bu kutlamalara kendi yerel kıyafetleri ve bayraklarıyla katılırlar.

Adalet ve hoşgörü

Kadın, erkek, zengin, fakir, yaşlı, özürlü, eşcinsel ve ya bağımlı, herkes aynı haklara sahiptir Norveç’te. En çok üzerinde durdukları “eşitlik ilkesi” Norveçlilerin karakterini de belirler. Kıyafetinden, kullandığı arabadan ya da konuşma tarzından kimin ne kadar para ya da itibar sahibi olduğu anlaşılmaz. Bu gibi özellikleri öne çıkaracak davranışlar ayıp hatta gülünç sayılır. Aynı felsefeyle Norveçliler kendini veya çocuğunu başkalarının yanında övmeyi de sevmezler.

Hoşgörünün gerçek anlamda hakim olduğu bir kültürdür Norveç kültürü. Kimse diğerinin kıyafetinden, cinsel yöneliminden veya politik görüşünden rahatsız olduğunu göremeyiz. Sokakta kendisini rahatsız eden bir olayla ya da kişiyle karşılaşsa gidip şahsen muhatap olup, rahatsızlığını söylemek, hele kavgaya tutuşmak hiçbir Norveçli’nin teşebbüs edeceği bir hareket değildir. Durumun ehemmiyetine göre ya direk polise haber verir ya da gazetelerin okuyucu mektupları köşesine mektup yazar. Dolayısıyla açık alanlarda tartışan veya kavga eden insanlar pek görülmez bu ülkede.

Tartışmasız, insan haklarının en iyi uygulandığı ülkelerden biri, belki de ilkidir Norveç. Cinsel yönelim, cinsiyet ve ırk gözetmeksizin herkese aynı yasal şartlar uygulanır. Norveç medyası ufak bile olsa yaşanılan her türlü haksızlığı ülkenin gündemine getirip tartışmaya açar, haksızlığa uğradığını söyleyen tek bir kişi bile olsa konuşmasına ve kendini savunmasına olanak verilir.norveç

Dünyada kadın haklarının konu edildiği ilk edebi eserlerden biri olan Bir Bebek Evi’nin (1879) yazarı Henrik İbsen’nin memleketinde, kadın ve erkek sadece kağıt üzerinde değil gerçekten eşittir. Kadın ya da erkek mesleği diye bir ayrım yoktur. Erkekler hemşire, çocuk bakıcısı, kadınlar üst düzey yönetici veya başpiskopos olabilir. Ülkenin bu konudaki tek kaygısı kadın yönetici sayısının henüz %50’ye ulaşmamış olmasıdır. Bu sayıyı da eşitlemek için iş yerlerinde kadınlara pozitif ayrımcılık uygulanır. Eşcinsellerin evlenmesi ve evlat edinmesi yasaldır. Eşcinseller istedikleri işte çalışabilir, din insanı olabilirler.

Toplumsal düzeni ve adaleti korumak için birçok yasak vardır Norveç’te: 18 yaş altına solaryum servisi satmak, seks ticareti yapmak, pazar günleri çalışmak, bazı malların ithalatı ve reklamı vs. Fakat Norveçliler “yasak” kelimesinin kışkırtıcı bir ifade olduğunun tecrübeyle sabit olduğunu bilirler ki, “yasaktır” yerine başka kelimeler kullanırlar: zorunlu, mecburi, izin yok…bir-refah-ulkesi-norvec10

Herkese eşit ama çocuklara daha eşit adalet

Norveç’te adalet herkes için vardır ama en çok çocuklar içindir. Burası annelerin ve çocukların yaşamaktan en memnun olduğu ülkedir. Anne ve babanın kendi isteklerine göre bölüştüğü ücretli bir yıllık doğum izinleri vardır. Çocuk yapmak için evlenmek şart değildir, çoğunluk sadece “partner sözleşmesi” yapar. Evlilik kararı çocuklar olduktan sonra alınır ve çiftin ortak veya ayrı birçok çocuğu törenin başmisafirleridir.

Tek kardeş çok ender görülen bir durumdur. Aynı anne babadan, yarı ya da üvey birçok kardeşle büyür Norveçli çocuklar. Boşanan anne babalar genellikle birbirine küsmez, yeni partnerleriyle birlikte birbirlerini ziyaret etmeye devam eder, diğer eşlerden olan çocukları birbiriyle kaynaştırırlar. Çocukların bakımından boşanan anne kadar baba da mesuldür. Babalar yapamayacakları tek şeyin çocuk emzirmek olduğunu bilir ve çocuk bakımıyla ilgili diğer bütün işleri anneler kadar iyi yaparlar. O yüzden sokaklarda her yaştan ve her tarzdan birçok erkeği bebek arabası sürerken görmeniz olağandır burada.

En geç bir buçuk yaşında yuvaya gitmeye başlayan Norveçli çocuklar düşe kalka yuvanın bahçesinde büyür ve bu çocuklar üç yaşına gelmeden kayak ve paten, beş yaşına gelmeden yüzme ve iki tekerlekli bisiklete binmeyi öğrenmiş olur.

Çocuk dövmek büyük suçtur. Çocuğa, fiziksel olmasa bile, herhangi başka bir kötü muamele yapıldığı keşfedildiğinde çocuk kendi ailesinden alınıp koruyucu aileye verilir. Norveçli çocuklar anne babalarıyla evlilik, narkomanlık, hamilelik, cinsel yönelim de dahil her konuyu rahatça konuşabilir. Çocuk yapmak için evli hatta beraber olma baskısı hiç yoktur. Ailesinden gizli kürtaj olan, ya da hamile kaldığını ailesinden gizleyen çocuk ve ya genç kız yok denecek kadar azdır.

8. sınıfa kadar karne almayan ve tüm müsabakalarda sadece katıldığı için ödül alan Norveçli çocukların öğretmenleri sınıfa ya da veliye kimin en iyi olduğunu açıklamaz. Çocuk en fazla en iyilerden biridir. Spor müsabakaları sonucunda tüm çocuklara birincilik madalyası verilir.

Okullarda ya da aile içinde disiplin konusu üzerinde fazla durulmaz. Zaten çocuklar çok erken yaşta sorumluluk almaya ve kendi kararlarını vermeye başlarlar. 18 yaşına geldiğinde hâlâ ailesiyle yaşayan çok az çocuk vardır. 9-10 yaşlarında ailenin maddi durumu ne olursa olsun çocuklar, gazete/broşür dağıtarak, hasta, çocuk ya da özürlü bakıcılığı yaparak ya da mahalle futbol turnuvalarında sosis ve kek satarak para kazanmaya başlarlar. Manevi olarak pek değilse de, Norveçli çocuklar maddi olarak aşırı şımartılırlar, kendilerine ait her türlü elektronik alet veya eşyaya fazlasıyla sahiptirler.bir-refah-ulkesi-norvec4

Norveçlinin doğa ile ilişkisi

Dağlık bir coğrafyaya sahip ve kıyı şeridinin tamamı derin fiyortlardan oluşan ülkenin insanları dünyanın en çok tüketen milleti olsa da, doğayı en seven ve en temiz tutanıdır. Aşırı tüketim kanıksanmış ve bunun doğaya zarar verdiği henüz idrak edilmemiştir Norveç’te. Zaten ülke yeşillik ve su bakımından o kadar zengindir ki,  henüz bir zarar tablosu ortaya çıkmamıştır.

Norveçliler hayvanları da çok sever, onları konuşmalarıyla rencide etmez. En sevilen çocuk şarkıları, ormanda yürürken uyuyan bir ayının yanından geçmenin tehlikeli olmadığını, sadece temkinli olunması gerektiğini tembihler. Ayı (Björn) bir erkek ismidir. Piyangoyu kazanana “seni şanslı domuz” (heldiggris) denir.

Her fırsatta şehirden uzakta bir dağın tepesinde, ya da fiyortların dibinde kendi inşa ettiği tatil evlerine (hytte) kaçar Norveçli, kendini dinlemek ve doğaya daha yakın olmak için. Çok basit ve sade görünüşlü, çimden çatısı olan bu kulübeler aslında tamamen teknolojik aletlerle donatılmıştır. Bu evler kışın uzaktan kumanda ile ısıtıldığı için eve varır varmaz “keyif yapmaya” başlanabilir.

Norveç’te güneş kutsaldır. Güneşe hasret Norveçli, ısıtmasa bile güneş altında kalmayı çok sever. Özellikle mayıs ayında ortaya çıkan yılın ilk sıcak güneşi iş yerlerinin paydos, okuldaki derslerin iptal olması için geçerli bir sebeptir. Her yıl ulusal bayram, İşçi Bayramı ve diğer dini günlerin kutlandığı mayıs ayından önce okullar ve sivil toplum kuruluşları gönüllü olarak etraftaki çöpleri temizler, herkes kendi evinin önüne tekabül eden, kışın buzlanmaya karşı dökülmüş çakıl taşlarını süpürür.

Temiz hava Norveçliler için en temel ihtiyaçlardan biridir. 0-100 yaş arası her Norveçli hava şartları ne olursa olsun günün en az bir saatini ev dışında geçirir. Norveç havasına güven olmaz; kutlama, protesto, piknik, kayak, yüzme ve ya tırmanış yapmak için uygun hava şartını beklemeye gerek yoktur. Norveç kralı 5. Harald evlilik yıldönümünü diğer ülkelerin kral ve kraliçelerinin de bulunduğu davetlileriyle doğa yürüyüşü yaparak kutlamıştır. Doğaya meydan okumayı seven Norveçlilerin ulusal kahramanları 1888’de kayakla Gröland’ı bir uçtan öbür uca kayaklarla geçen Fridtjof Nansen, 1900’lerin başında hem Güney hem de Kuzey Kutbuna ilk ayak basan bilim adamı Roald Amudsen ve okyanus kâşifi Thor Heyerdahl’dır.hemsedal-norway-1400

Çok soğuk bir ülke olmasına rağmen Norveç’te “açık hava yuvaları” vardır. Yuva çocukları bütün gün dışarıda vakit geçirir, çok rüzgar veya tipi varsa kurdukları yörük çadırında otururlar. Aslen açıkhava yuvası olmasa da, diğer tüm çocuk yuvaları yılda en az bir hafta, muhitlerine yakın bir orman içinde ya da bir fiyort kıyısında geçirirler zamanlarını. Deniz kenarında oynayan çocuklar, bütün günü deniz canlılarını inceleyerek geçirir. Her altı saatte bir çok belirgin bir şekilde gelgit olayının yaşandığı ülkede, suyun çekilmesiyle ortaya çıkan deniz tabanının bir ismi vardır: “fjæra”. Çocukların en sevdikleri doğa aktiviteleri fjæra gezileridir.

Burda başka kültürlerde en yadırganan alışkanlıklardan biri de; küçük çocuk ve bebeklerin gündüz uykularına evin dışında yatırılmasıdır.Yüzü hariç sıkıca sarılan çocuklar yaz kış evin ya da yuvalarının dışında bebek arabalarının içinde uyur. Başlarında da nöbet tutmaya gerek yoktur çünkü Norveç’te çocuk kaçırma olayı olmaz.bestofoslo1

Norveç’de yabancı olmak

Norveç’te, 5 milyonluk nüfusunun yüzde 12’sini yabancılar oluşturur. Yabancılar yeme-içme ve inşaat sektörlerinde belirgin bir şekilde etkindirler, çocuk bakımı ya da yabancıların ülkeye entegrasyonunu sağlayan devlet kurumlarında yoğun olarak görev alırlar. Fakat ülke kültürünü genel olarak etkileyen diğer iş alanlarında fazla faal değildirler.

Üç ana dilin (Bokmål, Nynorsk ve Sami dili) ve neredeyse her semtin kendine has bir şivesinin bulunduğu Norveç’te yaşayan İsveç ve Danimarka vatandaşları da kendi dillerini konuşmayı sürdürürler. Şiveli konuşmak o kadar önemli ve yerleşik bir olgudur ki, üniversitedeki profesör ya da ulusal kanaldaki haber sunucusu iş başında kendi şivesiyle konuşmakta bir mahsur görmez. Bu yüzden de, kurslarda bir şekilde yazı dilini öğrenmişse de, ülkeye yeni göç etmiş yabancıların konuşulan dili ve kültür kodlarını öğrenmesi ve dolayısıyla Norveçlilerle kaynaşması zaman alır.bir-refah-ulkesi-norvec5

Ziyaret ettiğimiz yabancı ülkede kendi kültürümüzde öğrendiğimiz nezaket kodlarıyla karşılaşmazsak, ister istemez onların kaba hatta ırkçı olduğu kanaatine varabiliriz. Bu durum çok sık gelir başımıza Norveç’te. Önceki akşam okulun pikniğinde tanışıp, beraber yemek yiyip sohbet ettiğimiz çocuğumuzun arkadaşının annesi, ertesi sabah karşılaştığımızda “hei” der geçer önümüzden. Öyle kalırız orda düşünceli bir şekilde. “Acaba dün akşam ayrılırken kaba bir şey mi söyledim, yoksa benden hoşlanmadı mı?”.

Norveçliler genelde böyledir, kısa ve açık cümleler kurarak konuşurlar. Başka birçok kültürde böyle bir karşılaşmada sohbet edilmese de “ne haber, nasılsın, iyi misin?” gibi bir kaç klişe soru sorar insanlar birbirine ama bu ne kadar samimidir ki zaten? O an gerçekten karşımızdakinin sağlık durumunu merak ediyor muyuzdur?

“Afedersin bir şey sorabilir miyim?” yerine sesli harfi uzatarak “Sen!” (du!) derler, mesela. “Hei!” hem merhaba, hem hoşçakal anlamına gelir ve bazen iki kişinin karşılaşmasında konuştukları iki hei’i geçmez. Öte yandan, her karşılaşmalarında yarım saat lafa tutan, cinsel hayatının nasıl olduğunu sorup, ona uygun bulduğu eş adayını öven komşu teyzeden yılmış olanlarımız bu tarzı kendininkine tercih edebilir.single-track-mountain-biking-hellesylt-norway-2-1_c50270d6-11a2-4ca0-ae40-ffbd775ce4c1

Doğal olarak Norveç’te özlediği ve beklediği sıcak muhabbet ortamını bulamayan bazı yabancılar, sokakta ya da yolculukta kendine yakın kültürden biriyle tanıştı mı saatlerce hararetli bir şekilde sohbet eder. Zaten otobüsteki gürültünün sebebi Norveçli ergenler değil ise sohbet eden yabancılardır genellikle, zira Norveçliler tanımadıklarıyla sohbet etmez.

Otobüsteyken ayakta yolculuk yapan yaşı geçkin bir kadına gayri ihtiyari yerinizi vermek isteyebilirsiniz, ama bu yaşlı teyzenin hoşuna gitmeyebilir. Çünkü O kendisini bizim onu gördüğümüz kadar yaşlı görmüyordur, dolayısıyla kendini yardıma muhtaç da hissetmiyordur. Kısacası Norveçliler yardıma ihtiyaçları olunca kendileri isterler, istemeyene de yardım etmezler.a_day_in_the_life_of_norway_by_jaydoncabe-d3063g2

Yabancıların öğrenmesi gereken başka bir konu da, eğitimlerine uygun sevecekleri bir iş bulmak için önce çevre edinmeleri gerektiğidir. Gazete veya internet sitelerinde yayınlanan iş ilanlarının çoğu, özellikle kamuya ait olanları, eşitlik ilkesinin bir uygulamasıdır. İşe alınacak kişi kuvvetle muhtemel önceden kararlaştırılmış, işyeri içinde stajyer veya terfisi gelmiş birisidir. Lakin eşitlik ilkesi gereği Norveç’te yeni bir pozisyon açıldığında anons edilmeli ve tüm başvurular değerlendirilmelidir.

En büyük zorluklardan biri de dışarı çıkarken ne giyileceğidir. Mevsim geçişlerinde aynı gün içinde hava sıcaklığı 20 derece değişebilir, artarda dolu, yağmur, kar yağıp üstüne gökkuşağı çıkabilir. En az üç ay hiç kararmayan, neredeyse yılda 300 gün yağış alan Norveç’te hava, özellikle kuzey bölgelerde neredeyse 6 ay aydınlanmaz. Her türlü hava koşuluna karşı profesyonelce giyinmeyi başaran Norveçlilerin bir deyişine göre “kötü hava yoktur, kötü kıyafet vardır” (det finnes ikke dårlig vær men dårlig klær).

bir-refah-ulkesi-norvec

Norveçliler hayvanları da çok sever, onları konuşmalarıyla rencide etmez. En sevilen çocuk şarkıları, ormanda yürürken uyuyan bir ayının yanından geçmenin tehlikeli olmadığını, sadece temkinli olunması gerektiğini tembihler. Ayı (Björn) bir erkek ismidir. Piyangoyu kazanana “seni şanslı domuz” (heldiggris) denir.

Her fırsatta şehirden uzakta bir dağın tepesinde, ya da fiyortların dibinde kendi inşa ettiği tatil evlerine (hytte) kaçar Norveçli, kendini dinlemek ve doğaya daha yakın olmak için. Çok basit ve sade görünüşlü, çimden çatısı olan bu kulübeler aslında tamamen teknolojik aletlerle donatılmıştır. Bu evler kışın uzaktan kumanda ile ısıtıldığı için eve varır varmaz “keyif yapmaya” başlanabilir.
bir-refah-ulkesi-norvec1

 

Norveç’te turist olmak da zordur. Yazın yeşil ve mavi, kışın beyaz ve gri; en güzel doğa manzaralarının birçoğu Norveç’tedir, ama onlara ulaşmak için uzun tırmanışlar yapmak gerekir. Gene dünyanın en güzel doğal gökyüzü gösterisi “Kuzey Işığı” da kışın Norveç semalarında ışıldar fakat Kuzey Işığını görebilmek için dondurucu soğukta gökyüzüne saatlerce bakıp beklemek gereklidir.

Misafirperverliği ile tanınan ülkelerde yabancıya her yerde misafir muamelesi yapılır ama Norveçliler yabancıların kendi kültürlerinin öğrenmesini ve uygulamasını bekler. Bu ülkenin kültürünü sevmek, Norveçli yakın arkadaşlar edinmek anlaşıldığı üzere zor ve uzun bir süreçtir ama olursa kalıcıdır. Böylesine katı ve düz bir kültürde iki taraf da birbirine karşı birçok önyargı biriktirmiştir, ama bu konuda da son noktayı gene melodik bir biçimde Norveçliler koymuştur : “Önyargılar ahmaklar içindir” (Fordommer er for dummer). Belki bazı konularda antipati duyarız Norveçlilere ama daha çok da hayranlık besleriz, özellikle de adalet ve hoşgörü anlayışlarına.

Deniz Alan Held

www.bianet.org

Gezginler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir