Jack London’a ilham veren topraklar

Ünlü Amerikalı yazar Jack London Kanada’nın sıfırın altında seyreden ikliminde ve ıssız topraklarında dolaşıp gördüğü manzarayı 1903’te yazdığı Vahçetin Çağrısı adlı romanında ölümsüzleştirmişti.

Kanada’nın British Columbia eyaletindeki Yukon nehrinde yapılan 800 km’lik yolculuğun ardından Jack London Ekim 1897’de Dawson City’ye varmıştı. Henüz 21 yaşında olan yazar, Klondike bölgesine yönelen ‘Altına Hücum’ dalgasına kapılarak kuzeye giden onbinlerce kişiden biriydi.

Dondurucu kışı derede altın arayarak geçiren London fazla altın bulamamış ama taze sebze ve meyve yoluyla yeterince C vitamini alınmadığında görülen iskorbüt hastalığına yakalanmıştı fena halde. Fakat burada başka türden bir servetle de dönecekti. Klondike’den esinlenen Vahşetin Çağrısı kitabı ona sonra 1 milyon dolar kazandıracak ve bu miktarda kazanan ilk Amerikalı yazar olacaktı.

Altına Hücum 1896’da, üç Amerikalı maden arayıcısının Kanada’nın Yukon bölgesinde önemli miktarda altın bulmasıyla başladı. Bu haber Seattle ve San Francisco’ya ulaştığında, derin bir ekonomik kriz ülkeyi kıskaca almıştı. Binlerce insan, Alaska sınırındaki bu bölgeye gitmek için bazen bir yıla yakın sürecek olan bir yolculuğa çıkmayı göze aldı. Dört yıl boyunca Klondike için yola koyulan 100 bin kişiden sadece yarısı oraya varabilecek, bunların da ancak yüzde 4’ü altın bulacaktı.

Bugünkü kasaba

1896’da Yukon nehri kıyılarında kurulan Dawson City bugün milli park alanında ve o dönemden kalma pis sokaklar ve binalar koruma altına alınmış. Bugün bir film seti gibi gezilebiliyor. Ama London’un döneminden farklı olarak bugünkü kasaba turistler için yapılmış kafe ve restoranlarla dolu. Bir zamanlar burada 30 bini aşkın kişi yaşarken bugün sabit nüfus 1300 dolayında.

Fakat 100 yıldan fazla zaman önce kasabanın derme çatma hali London için sorun değildi. 1876’da işçi bir ailenin çocuğu olarak doğan ve kitaplara merakıyla bilinen London’un ‘Altına Hücum’a katılması karakterine aykırı değildi. 1897’de kız kardeşinin evini ipotek edecek ve üç ortağıyla birlikte yola koyulacaktı.

Kasabada bugün bir Jack London müzesi de var. Müze olarak kullanılan ahşap kabinde gerçekten de bir zamanlar ünlü yazar kalmış. Müzenin eski küratörü Dick North, 1960’ların sonlarında el yazısıyla “Jack London, madenci, yazar, 27 Ocak 1898” yazılmış olan eski bir kabine dair duyumlar almıştı. Yazıyı uzmanlara inceletip gerçekten de London’a ait olduğunu görünce yüzlerce km yol aşıp kabini bulmuş ve bugünkü yerine getirmiş.

Zorlukları sanata dönüştürmek

London 1898’de beş parasız bir halde altın aramaya son vermiş. Fakat bu maceradan birçok hikayesine ilham verecek olan zengin bir cevherle dönmüş. Başta 1903’te yazdığı Vahşetin Çağrısı olmak üzere.

Altına Hücum dönemi 1900’de sona erdi. Binlerce insanın hızlı yoldan zengin olma umuduyla gidip varını yoğunu tüketerek hayal kırıklıklarıyla döndüğü bu kısa dönem, Amerikan folklorunda önemli bir yere sahiptir. Birçok roman ve hikaye için de derin bir pınar olmuştur.

Sıfırın altında 50 derecede, ayılarla dolu ladin ormanları içinden kıvrıla kıvrıla geçen yollardan geri dönerken, yaşanan zorlukları sanata dönüştürme gücünden dolayı Jack London’a bir kez daha hayranlık duymamız gerekir.

Kaynak: BBC Travel

Gezginler

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir