Sular Altında Kalacak Bir Tarih: Hasankeyf

Doğu Anadolu, Türkiye’nin geri kalanı ve özellikle Batı kıyıları ve İstanbullular için sanki başka bir dünya, çok uzaklardaki bir yer. Hatta çoğumuz için televizyonlardan duyduğumuz geri kalmış bir terör bölgesinden ibaret. Ne doğasını, ne insanını, ne de gerçek tarihini biliriz.

hasankeyf

Oysa Dicle nehri boyunca sessizliğe gömülmüş inanılmaz güzel bir tarih saklıdır.  Süryanisi, Arabı, Kürdü, Türkü, Ermenisi yüzyıllarca bir arada yaşamış bir kültür.

Kayalara oyulmuş konutları nedeniyle, Süryânice Kifo (kaya) kelimesinden türetilmiş Kifos ve Cepha / Ciphas isimleriyle bahsedilen Mağaralar Şehri, “Hısnı Keyfa” ya da bizim bildiğimiz haliyle Hasankeyf. Varoluşu 10000 yıl önceye uzanan, dünyada en zengin doğal ve kültürel mirasa sahip alanlardan biri.

Hasankeyf’e gittiğinizde gözleriniz önce çarşıda satılan envai çeşit, rengarenk şalvarlara, örtülere, Hasankeyflilerin el emeğiyle yapılmış dokumalara, kilimlere, Mardin’den, Diyarbakır’dan gelen gümüş işlere, sonra nakış gibi oyulmuş mağaralardan oluşan o dev kalenin yoluna, o endamlı Kale’ye, El Rızk Camii’sinin ve Sultan Süleyman Camii’sinin Minarelerine takılır. Ve kayalara oyulmuş mağaralara…

Modern yaşam alışkanlıklarımız ve ev anlayışlarımız oralara mağara dememize sebep oluyor ama bir evden eksik kalan yanları yok aslında. Buzdolabına ihtiyaç duyulmadan yiyecekler saklanabiliyor. Kalker taşı, kolay oyulabilen bir madde ve ısı yalıtımı fevkalade. Yaz sıcakları boyunca içerisi serin, kışın ise içeride yakılan ateşin sıcaklığı korunuyor.

Asırlardır evleri saydıkları yerlerin bir kısmı turistik gezi alanı, geriye kalanı ise herkese kapalı bir bölge olarak arka taraflarda saklanıyor. Bir düşünün, evinizden çıkarılıyorsunuz, üstüne numaralar konuyor, arkeolojik kazı bölgesi deniyor ama çoğu çalışma göstermelik, yarım bırakılmış ve bir sürü insan sanki başka çağa ait kalıntılar gibi oraları gezmek için turnikelerden geçip, para verip fotoğraflar çekiyor, siz de oturmuş seyrediyorsunuz.hasankeyf

70’lerden bu yana ufacık evlerde yaşayan halk, bölge sit alanı ilan edildiğinden evine tek bir çivi çakamıyor, en ufak bir düzenleme yapamıyor. Kovulduk aslında biz ama gitmek istemiyoruz, burası evimiz, dedelerimiz burada ölmüş, biz de burada ölmek istiyoruz diyen çok.

Onca medeniyetin, onca yaşantının, yaşanmışlıkların izleri toprağa gömülmüş, yakında ise suya gömülüp ilelebet silinecek. Hasankeyfliler çoktan terk edilmişler. Muhabbet bu konulardan açılınca hepsinin gözlerinde bir hüzün, yoğunluk ve yılgınlık var. Bir yanları güvenlik bölgesi diye boşaltılan yüzlerce köy dolu, bir yanlarında da baraj inşaatı ve suların altında kalma tehdidi. İş imkanları, aldıkları eğitim hayatlarındaki seçimleri sınırlandırıyor. Ayrıca şehirlere gidip çalışmış olanların da ”doğulu” olarak etiketlenmeleri, aşağı görülmüş olmaları çoğunun gururunu kırmış. Oradaki insanların çoğu 50 yıldır tüm bu meselelerin içinde elleri kolları bağlı, cahil bırakılmış, manzarayı seyretmekten başka pek bir çare bulamamakta…

Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan Mezopotamya yeryüzü uygarlığının beşiklerinden birisi olarak kabul edilir. İlk insanlar avcı-toplayıcı düzenden yerleşik tarıma bu bölgede geçmiştir. İlk evler, ilk köyler, ilk kentler bu iki nehir arasında inşa edilmiştir. Edebiyatın temeli, insanlığın duygu aracı yazı burada bulundu. Matematik, tıp ve astronomi bu havzada gelişmiştir.

Binlerce yıla direndi Mezopotamya, Fırat nehri üzerine yapılan barajlar ekosistemi bozana kadar. Geriye sadece Güneydoğu Anadolu’ya hayat veren Dicle kaldı. Ve buraya yapılacak olan Ilısu barajından sonra buranın ekosistemi de artık tamamen değişecek.

Ilısu barajının yapımıyla ilgili tartışmalar 1950’lerde, ilk araştırmalarsa 1971’de başlamış. Proje 1982’de kabul edilmiş. Projede yeterli sayıda uzmanın olmaması; Batman’da yapılması düşünülen tesisin Dicle’yi kirletecek olması; Kamulaştırma alanında sorunların çıkması; Kara ve su ekosistemlerinde biyoçeşitlilik araştırmalarının yapılmamış olması; Su kaplayacak alanlarda yaşayan yöre halkına düşünülen tazminatların düşük bulunması; Tarihi eserlerle ilgili yapılan çalışmaların eksik ve yetersiz olmaları; uluslararası kredi ajanslarının oluşturduğu bilirkişi heyet raporlarındaki maddelerdir. Bu nedenlerle 2000 yılıyla 2009 yılları arasında projeye kredi vermeyi kabul eden Almanya, İsviçre, İtalya, İngiltere, Avusturya ve İsveç’li özel yatırımcılar ve kredi kuruluşları, Türkiye’nin verdiği sözleri tutmaması sonucu desteklerini çekmişlerdir.
Hasankeyf

10.000 yıllık tarihi yapı 40-50 yıllık enerji uğruna su altında kalacak. Sular altında kalacak tarihi eserler için Açık Hava Müzesi konuşuluyor. Öldürülecek canlılar ve katledilecek doğa hakkında zaten konuşulmuyor. Orayı gözüyle gören biri için eserlerin taşınacaklarını söylemek ironik bir fıkra gibi ama hiç güldürmüyor. Her şey yerinde güzel ve anlamlı. Neden bu kadar enerjiye ihtiyaç duyduğumuz, ne için bu kadar enerji tükettiğimiz ise başlı başına büyük ve rahatsız edici bir konu ama aslında tartışmamız gereken en ciddi ve acil konu bu.  Yakında çıkacak su savaşlarının ana bölgesinden bahsettiğimizi de hatırlatmakta yarar var.  Zaten şimdiden savaşa sürüklendiğimizden bu günlerde hepten kaybolan değerler üstüne konuşanların sesleri yine savaş seslerinin altında boğulacak.

Bu bölge sadece Dünya Kültür Mirası kabul edilse ve koruma altına alınsa kurtarılabilirdi. Sonuçta gereken 10 kriterden 9’unu taşımakta Hasankeyf. Mısır Piramitlerinin sadece 4’ünü taşıdığını düşündüğümüzde kaybedeceğimiz değer daha da iyi anlaşılabilir. Ancak listeye dahil değil çünkü Kültür Bakanlığı tarafından böyle bir başvuru yok. (Bu kriterleri incelemek isterseniz.)

Sayısız medeniyetlere evsahipliği yapmış, çağlar boyu savaşlar, yıkımlar görmüş ama ayakta kalabilmiş olan Hasankeyf yok olmak üzere ve bizim de izlemekten başka elimizden birşey gelmemekte…

İzlemenizi öneririz…

Hazırlayan: Sibel Çağlar

Kaynaklar: Eda Elodİe Moreau –  “Tarihimizin ve Günümüzün Aynası Hasankeyf”

www.arkeolojihaber.net/tag/hasankeyf/

                       Hasankeyf Tarihi Antik Kent Belgeseli

                       https://tr.wikipedia.org/wiki/Hasankeyf

Gezginler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir