Pasifik’te Kaybolan Efsane Pilot: Amelia Earhart

O, pilotluğuyla, kadın pilotları örgütlemesiyle ve dünyadaki tüm kadınlara cesaret ve güç aşılamasıyla hatırlanmayı hakediyor. O, Atlantik Okyanusu’nu tek başına uçarak geçen ilk kadın. O, hem Atlantik Okyanusu hem de Pasifik Okyanus’nun her ikisi üzerinde de uçan ilk insan. O, Amelia Earhart…Amelia Earhart

Amelia Earhart 24 Temmuz 1897’de Amerika’nın Kansas eyaletinde dünyaya geldi. Babası kendini alkolden kurtarıp ailesine refah getirmeye çalışan bir adamdı. İşler kötüye gitmeye başladığında annesi Amelia ve ablası Muriel’ı anneannesi ve dedesinin yanına gönderdi. Amelia çocukluğunun büyük bir çoğunluğunu bu evde geçirdi. Burada edindiği arkadaşlarıyla çevreyi keşfe çıkar, ağaçlara tırmanır, kızakla kayarak maceradan maceraya koşardı.

Amelia, kimseye muhtaç olmadan kendi kendine bakabilir durumda olmayı, kafasına babası sayesinde koydu.

Liseden mezun olduğunda o zaman Kanada’da yaşayan ablasının yanına gitti. Burada Dünya Savaşı’ndan dönen askerleri görünce, hemşire olarak gönüllü oldu. Bu onun hayatını değiştirecek bir tecrübeydi. Savaşta yaralanan birçok pilotla tanıştı. Hikâyeleri ve tecrübelerinden çok etkilendi. Her gün Kraliyet Hava Kolordusu’nun  hazırlık uçuşlarını izler oldu.Amelia Earhart

Kaliforniya’ya döndüğünde, bir gösteri uçuşu sırasında 10 dakikalığına bir uçakta yolcu olarak bulundu. Uçaktan indiğinde tek düşündüğü şey uçmayı öğrenmesi gerektiğiydi. Bunun için fotoğrafçılıktan kamyon şoförlüğüne birçok işte çalışıp para biriktirdi. Daha sonraları hem beraber uçacağı hem de en iyi arkadaşı olacak olan, havacılığın kadın öncülerinden Anita“Neta”Snook’a gidip “Uçmak istiyorum. Bana öğretir misin?” diye sordu. Bu soruyu sorduğunda Amelia, bir kadın tarafından işletilen ilk pistte, Neta’nın pistinin tam ortasında duruyordu. Amelia’nın eğitiminin ve uzun bir arkadaşlığın başlangıcı işte bu gündü: 3 Ocak 1921.

Amelia Neta’nın ona öğrettiği şeylerin yanında, uçmak ve havacılıkla ilgili bulabildiği herşeyi okudu. Neredeyse tüm zamanını Neta’nın pistinde geçirdi. Okuduğu, öğrendiği, gördüğü tüm kadın havacılar gibi o da saçlarını kısa kestirip, pilot ceketini sırtına geçirdi. Eski ve giyilmiş hissi oluşturup bu düşünceleri bertaraf etmek için üç gün boyunca, yatarken bile ceketini sırtından çıkarmadı.

1921’in yaz aylarında Amelia, parlak sarı renkli, KinnerAirster marka ikinci el bir uçak satın aldı. Anneannesi ve dedesinin vefatından kalan paranın bir kısmı ile aldığı bu uçağa Kanarya (TheCanary) adını verdi. NetaSnook ile birlikte toplamda 20 saati bulan uçuşlar gerçekleştirdiler.

22 Ekim 1922’de Amelia, Kanarya ile ilk rekorunu kırdı; 14.000 feet (4300 m) ile bir kadın pilotun ulaştığı en büyük yükseklik. Bu ona havacılık camiasında büyük bir ün getirdi. 1923’de ise Uluslararası Havacılık Federasyonu’nun pilotluk lisansı verdiği 16. kadın oldu. Tüm bunlara rağmen, mirasın kalan kısmıyla geçinen ailesinin parasının bitmesi ile Amelia Kanarya’yı satmak zorunda kaldı. Tüm bunları geride bırakıp ailesine yardım etmek için Boston’a gitti. Burada önce öğretmen, sonra sosyal görevli olarak çalışmaya başladı.Amelia Earhart

1927’ye kadar hiç uçamadı. Bir yandan ailesine bakıyor, bir yandan da uçmayı ve havacılığı özendirmesini hedeflediği yazılar yazıyordu. Para kazanmak için bir süre KinnerAirster uçaklarının Boston satış temsilciliğini yaptı.

Charles Lindbergh’ın New York’tan Paris’e gerçekleştirdiği Atlantik Okyanusu üzerindeki ilk uçuşu ile birlikte, bu uçuşun bir kadın tarafından da gerçekleştirilmesi fikri ortaya atıldı. Amelia’nın yazılarını takip eden, kendisi de bir pilot olan Hilton H. Railey teklifi Amelia’ya ilettiğinde, aldığı cevap çok net oldu: İçinde hiçbir korku ya da tereddüt bulunmayan kocaman bir evet. Yapılan görüşmeler ve zamanın havacılık camiasının ortak fikriyle bir kadının tek başına yapamayacağına inanılan bu uçuşa, Amelia yolcu olarak katılmak için seçildi. 20 saat ve 40 dakikalık bir uçuşun sonunda Amelia uçuştaki hislerini bir röportajda “Tüm uçuşu Stultz gerçekleştirdi. Bunu onun yapması gerekiyordu. Ben ise kendimi bir yük olarak hissettim; tıpkı bir çuval patates gibi. Belki bir gün ben de tek başıma bu uçuşu yaparım” sözleriyle özetledi.

Ekip Amerika’ya döndüğünde büyük bir sevgi seliyle karşılandı. Charles Lindbergh’e “LuckyLind” (Şanslı Lind) ismini takan gazeteciler Amelia’nın lakabını da hazırlamışlardı: “LuckyLindy” (Şanslı Lindy). Uçuşun organizatörlerinden George Putnam bu ünü kullanmaya karar verdi. Amelia Amerika’nın çeşitli yerlerinde konuşmalar yapmaya başladı. Yüzü kadın kıyafetleri, bavul, Lucky Strike sigarası ve spor kıyafetleri gibi çeşitli ürünlerde kullanılmaya başlandı.

Amelia da yaratılan bu markayı yine kadınları havacılığa yönlendirmek için kullandı. Cosmopolitan dergisinden gelen editörlük işini daha çok kişiye ulaşmak adına kabul etti. Transcontinental Air Transport ticari uçuşlarının en büyük destekçilerinden oldu. yük destekçilerinden oldu. Daha sonra National Airways firmasının başkan yardımcılığını üstlendi.

Amelia 1928’de Kuzey Ameri­ka Kıtası üzerinde gidiş geliş tam bir uçuşu tek başına yapan ilk ka­dın oldu. 1929da Santa Monica’dan Cleveland’a gerçekleştirilen Kadın­lar Uçuş Yarışmasına katıldı. Bu ya­rışmada birincilik için başabaş yarış­tığı Ruth Nichols ile son ara durağa aynı anda girdiler. Amelia’dan önce çıkış yapmaya hazırlanan Nichols kaza yapınca, çıkış yapmaya hazır olan Amelia uçağından inip harap ol­muş uçağın yanına koştu. Uçaktan arkadaşını çıkarıp iyi olduğundan emin olduktan sonra duraktan çıkan Amelia yarışmayı üçüncü bitirdi. Bu yaptıkları ona camiada büyük bir saygı kazandırdı.Amelia Earhart

1937de 18.415 feet (5613 m) ile dünya rekorunu kır­dı. Bu süreçte Amelia Ninety-Nines (Doksan Dokuzlar) adlı bir örgülün kuruluşunda yer aldı. Bu örgütün amacını, kadınların havacılıktaki payını arttırmak ve kadın havacılara destek olmak olarak belirlediler.

Amelia bir kadının ne kadar cesur olabileceğini, neler yapabileceğini göstermiş; Doksan Dokuzlar örgü­tüyle birlikte aynı düşünceye sahip kadınları bir araya getirmişti. Ancak kendisini herkesten farklı kılacak bir şey yapma isteği içten içe hep onu ateşliyordu.  Cesaret, zekâ ve kendine güvenin simgesi ol­mak için çabalıyordu. Yaptıklarının toplum üzerinde bırakacağı etkinin, kadınlar üzerindeki olumsuz klişele­rin yıkılması ve kadınların daha faz­la alanda yer bulmasına yol açmasını umuyordu.

Putnam ile 1931de evlendiğin­de yıllar boyu edindiği güçlü kadın profilinden yine ödün vermedi. Ev­liliğini karşılıklı kontrol dengesi olarak tanımlayan Amelia, evlendik­leri gün kocasına yazdığı mektupta:“Şunu anlamanı isterim: Bana sadık olman gibi ortaçağ yasaları ile seni zorlamam, ben de aynı yasaların di­rettiği şekilde sana bağlanmış deği­lim” sözleriyle özgür, kendi ayakla­rı üzerinde duran ve güçlü bir kadın olduğunu tekrar gösterdi.

Evliliklerinin öncesinde Putnam ile Atlantik Okyanusu üzerinde tek başına gerçekleştirmesi için bir plan yapmaya başlamışlardı. 20 Mayıs 1932 günü bu uçuş gerçekleşti sonunda. Zorlu hava şartlarına rağmen uçuşu 15 saatte tamamlayan Amelia artık Atlantik Okyanusunu uçakla tek başına geçen ilk kadındı…

Amelia Earhart was the first woman to fly solo across the Atlantic.
Amelia Earhart was the first woman to fly solo across the Atlantic.

Ancak Amelia’nın aklında onu herkesten farklı kılacak bir uçuş planı vardı: Dünyanın ekvatoru etrafında uçmak

Amelia, Amerika’ya döndüğünde Purdue Üniversitesi’nde çalışmaya başladı. Buradan edindiği gelir Lockheed Electra L_OE model bir uçak satın almasını sağladı. Bu dünya turu için ilk adımdı.

Ardından bu uçuşta ihtiyacı olacak ekibi toparladı. Orijinal plana göre Kaliforniya’dan Hawaii’ye gidilecekti. Oradan Pa­sifik üzerinden Avustralya’ya ge­çilip Afrika’ya Hindistan üzerin­den uçulacaktı. Daha sonra Afrika geçilip, önce Florida’ya oradan da Kaliforniya’ya geri dönülecekti.

17 Mart 1937de ekip Kalifor­niya’dan Hawaii’ye doğru yol almaya başladı. Birkaç zorlukla karşılaşılsa da Hawaii’ye ulaşıldı. Burada uçak 3 günlük bir tamir sürecinden geç­ti. Sonunda Electra kalkarken Ame­lia kontrolü kaybetti ve uçak pistte birkaç kere sekti, uçak büyük hasar aldı. Uçak ekip­le birlikte tekrar Kaliforniya’ya dön­mek zorunda kaldı.

Uçak onarılıncaya kadar geçen zamanda hava şartları değişti. Do­layısıyla ekibin uçuş planı da değiş­mek zorunda kaldı. 2. denemede Amelia önce Afrika, oradan Hint Okyanusu üzerinden Papua Yeni Gine’ye ulaştı. Yolculuğun 22.000 millik (35.400 km) bölümü bitmiş, 7000 millik (11.200 km) Pasifik uçuşu kalmıştı geriye…

Electra harekete geçtiğinde, uçakta gerekli erzağın dı­şında sadece bir şişirilebilir bot var­dı. Ekip Pasifik üzerinde uçarken iş­lerine yaramayacağını bildikleri için paraşütleri uçaktan indirmişlerdi. Uzun mesafe iletişim kurmaya yara­yan kısa dalga boylu telsizler ise ya­kıt kaplarına yer açmak için geride bırakılmıştı.

Uçuş başlar başlamaz ekip olum­suzluklarla baş etmeye başladı. Kal­kışın şahitlerine göre telsiz anteni za­rar görmüştü. Yolu tespit etmeyii zorlaştıran bulutlar baş gös­termişti. Bunlar yetmezmiş gibi da­ha sonra anlaşılacağı üzere ekip ha­talı haritalar kullanıyordu. Buna göre yardımcısı Noonan’da bulunan harita Howland Adası’nı 9 km hatalı göste­riyordu. Ekibin iletişimde olduğu Howland Adasında kullanılan saat ile uçağın saati arasında ise daha önce fark edilmeyen 30 dakika vardı.Amelia Earhart

Tüm bu olumsuzluklar çözümü olmayan problemlere yol açtı.  3 Temmuz 1937 sabahı 7:20’de Amelia pozisyon bildirisi yaptı. Ancak kul­lanılan saatlerin farklı olması sonu­cu Howland Adası’nda mesaj 7:42’de alındı. Mesajda Amelia “Üzerinizde olmalıyız, ama sizi göremiyoruz. Ya­kıt azalmaya başladı. Telsizle de size ulaşamadık. 1000 feet yükseklikte uçuşumuza devam ediyoruz” diyordu. Howland’dan cevap gönderildi ama, Amelia’nın bu mesajı alıp almadığı öğrenilemedi. Son mesaj 8.43’de gel­di. Ancak mesaj “Anlaşılmadı” olarak belirtildi.

Telsizle ulaşımın sağlanamadığı ve ekibin artık gelmeyeceği anlaşılınca Howland’da bulunan Amerikan ekibi derhal büyük çaplı bir arama başlattı ve resmi arama Temmuz ayına kadar sürdü. Ardından Amelia’nın kocası kendi finanse ederek aramayı Ekim ayına kadar uzattı. Ocak 1939’da Amelia resmi olarak ölü ilan edildi.

Ölümünün ardından bir sürü teori üretildi. 2014 yılında bulunan uçak parçalarından yola çıkarak bunlardan en çok kabul gören muhtemel Gardner Adasına iniş yaptıkları ve burada öldükleri oldu.

Yusuf Can Semerci

Bu yazı Bilim ve Gelecek dergisi, Ekim – 2015 sayısında  yayınlanan “Atlantik Okyanusu’nu Tek Başına Geçen İlk Kadın” başlıklı yazıdan kısaltılarak eklenmiştir.

Gezginler

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir