Her bayramda Türkiye’de yaşanan geleneksel bir felaket vardır. Yüzlerce arabanın ardarda dizildiği gişe kuyrukları, saatlerce süren ve neredeyse tatilin bir gününü sadece varabilmek uğruna harcadığımız trafik çilesi…Üstelik zamanımız bu kadar kıymetliyken düşündünüz mü acaba neden her seferinde tövbe edip gene de vazgeçemiyoruz bu göçerlik durumumuzdan?
Sordunuz mu kendinize:
“Bu kadar insan niye birden kenti boşaltmaya kalkıyor?”
“Bir doğal afetten mi kaçılıyor yoksa?”
Burada “iş’in bir insan yapımı afet olup olmadığını tartışabiliriz, belki de tartışmalıyız. Anketörler ürün pazarlamaya yönelik her türlü anket yaparken acaba niye kentlilere şöyle sorular sormazlar?
Şehirde masa başında mı çalışmak istersiniz, yoksa aynı gelirle köyde tarlada mı çalışmayı tercih edersiniz?
Diyeceksiniz ki nasıl olur da kentte ve köyde gelirler eşit değil. Doğru, eşit değil, ancak neden bir ton lahana bir ticaret avukatının bir saatinden daha ucuz. Bu eşitsizliğin nedenine mantıklı bir yanıt verebilecek olan var mı? Her neyse, sonuçta fırsatını bulur bulmaz milyonlarca insan kendisini ya deniz kenarına ve yaylaya, ya da köydeki akrabalarının yanına atar.
Emekli Olunca Neden Köye Dönüyoruz?
Köyden kente giden gençler, daha sonra yaşlanıp emekli olunca, hatta yaşlanmadan kendilerini emekli edip köydeki yaşama geri dönüyorlarsa, burada sormamız gereken gençleri baştan köyde tutmanın yolunun ne olduğu? Ne yazık ki mevcut hükümetlerin ve onların politikalarının odağında ekonomik düzene, sanayii ve hizmet sektörüne ucuz istihdam sağlamak olduğu için köyden kente göç, işgücü fazlalığı sağlıyor. Sanayide ve hizmet sektöründe işgücü açığı olsa ücretler artacak. Bunun tam tersi de tarım sektöründe işliyor. Sanayi ve hizmet sektöründe isyan etmeden düşük ücretlerle insanları çalıştırabilmenin yolu onların aç kalmamasını sağlamak, bunun içinde gıda fiyatlarının düşük olması gerekiyor. Gıda fiyatlarının düşük olması ancak ihtiyaç fazlası üretimle sağlanır. Düşük fiyatlar ve üretim fazlası içinse yoğun ve mekanize bir tarım uygulaması gerek. Yoğun ve mekanize tarım küçük çiftçinin geçimini imkansız kılarken, büyük ve fakir çiftçilerin artmasına neden oluyor. Neden köylerde geriye yaşlıların ve emeklilerin kaldığını anlamak bu durumda zor olmasa gerek…
Kent ve köy arasında yaratılan bu mantıksız sistemin bedelini ise doğa ve bizler ödüyoruz. Sivil toplum kuruluşlarının uzun soluklu başarılar elde etmesi ancak köyden kente, kentten köye üretim ve tüketim modellerinin ekolojik temeller üzerine yeniden kurgulanması ile olacaktır.
Kaynak:Ekoıq