Maya takvimine göre 21 Aralık’ta kıyamet kopacaktı ve İzmir’in Şirince köyüne sığınanlar bu felaketten kurtulacaktı! Nasıl mı? Söylentiler muhtelif. Kimine göre dağın tepesinde bulunan yoğun enerji bu kurtuluşu gerçekleştirecekti. Kimine göre de Hz. Meryem Şirince’ye gelip buradakileri sağ salim gökyüzüne götürecekti. Gökyüzüne çıkanlar belki de bir başka gezegende yaşamlarına devam edeceklerdi. Hiçbiri olmadı. Kıyamet kopmadı ama Şirince unutulmamak üzere belleklere kazındı.
“Kıyamet sığınağı” Şirince, aslında geçmişten bugüne hep şirin bir köy olmuştu. 300 yıl önce buraya gelen İzmirli papaz Edmund D. Chishull, yolculuğunu şöyle anlatmıştı: “Atlarımızla Efes Hisarı’nın altından, bir buçuk saat süren yorucu ve uzun, fakat zevkli ve eğlenceli bir yoldan ve çağlayanlı bir derenin bulunduğu iki tepe arasında gittik. Her iki yanımızda sarkan mersin, zakkum, katırtırnağı, erguvan, leylak ve diğer haz verici ağaçların koyu gölgeleriyle ağırlandık.” Şirince, köye konan en son ad olmuştu. Daha önceki adlar şöyle sıralanıyordu: Kyrkindje, Kirkindche, Kirkidje, Kırkıca, Kırkınca, Çirkince.
Aslında bu köy, Şirince’den önce anıldığı Çirkince adına hiç de layık değildi. Nitekim İzmir Valisi Kazım Dirik Paşa da bir gezisi sırasında uğradığı bu köyün adının asla Çirkince olamayacağına, Şirince olarak düzeltilmesi gerektiğine karar veriyordu. Valinin söylediklerini not eden kâtipler İzmir’e dönünce gerekli düzeltmeyi yapmışlardı. Şirince’nin adına, 16. yüzyıl kayıtlarında da rastlanıyordu. Net hatırlanan tarihe göre ise bu dağ başındaki yerleşim birimi 1800 hanelik bir Rum köyüydü. Rum nüfusun 1933 tarihinde zorunlu olarak köyü terk etmesinden sonra Selanik, Manastır ve Provuşta’dan gelen muhacirler buraya yerleşmişlerdi. O gün bugündür Şirince muhacirlerin olmuştu.
“Şu yeryüzünde cennet diye bir yer varsa, bizim kırkınca -şirince- cennetin bir parçası olması gerekir”
Ünlü yazar Dido Sotiroyo, Şirinceyi anlattığı kitabında, böyle bahseder Şirinceden. Gerçekten Şirince cennet parçasıdır. Köye gidiş yolunun etrafındaki zeytin, mandalina ağaçları arasında başlayan yolculuk, zeytin ağaçlarıyla süslenmiş gibi kıvrım kıvrım yolun sonunda eski rum evleri ve şarap yapılan üzümlerin nefis kokusu sizi karşılar.
Çeşitli şaraplar, özellikle meyve şarapları, zeytin ve zeytinyağı, sabun, kadınların yapmış olduğu çeşitli el işleri, doğal bitkiler ve çaylar, taşlarla döşeli dar sokaklarda, nefis gözleme kokuları arasında gezinti yaparsınız.
Şirince’de geçirdiğiniz gün ya da günler, köyün huzur veren sessizliği, doğayla baş başa olmanın verdiği dinginlik, bu dinginlikte kendini yeniden keşfediş, unutulmaz anılarınız haline dönüşür zamanla ve Şirince’den ayrılırken ağzınızda şarap ve gözleme tadı, gözünüzün önünde eski tarihi şirince rum evleri, aklınızda “bir daha ne zaman fırsat bulup da gelebileceğim” sorusu kalır.
Kaynak: Atlas Dergisi, www.sirincerehberi.com