Dünyanın en prestijli okullarından Oxford Üniversitesi mezunu olan Emma Orbach 15 yıldır medeniyetten uzak yaşıyor.
Britanya’nın West Wales bölgesinde, adını Tir Ysbrydol yani Ruh Evi koyduğu, kendi imkanları ile yaptığı evde teknolojiden tamamen uzakta bir yaşam tercih etti Emma.
Müzisyen bir baba, kütüphaneci bir annenin kızıydı. Ebeveynleri Emma’yı ülkenin en pahalı yatılı okullarından birine göndermişlerdi. Bu okulun ardından Oxford’da başladığı Çince eğitimini dereceyle tamamlamıştı. Okul bitiminde kocası Julian Orbach ile tanıştı ve bu onun hayatında bir dönüm noktası oldu.1993 yılında birlikte ekololojik bir çiftlik kurup burada yaşamaya başladılar. 5 yıl boyunca sade ama keyifli bir yaşantıları vardı. Ancak daha sonra karşılarına bazı bürokratik engeller çıktı. Bu ağaçlar arasında dağın yamacında kurulmuş olan çiftliğin belgelerinde eksiklikler olduğu söylenerek orayı boşaltmaları kendilerine bildirildi. Uzun süre devam eden mücadeleler sonucunda 2008 yılında çiftliğin yıkımı durduruldu. Ancak Emma ile kocasının bu arada ilişkileride bozulmuştu. Ayrılmalarının ardından Emma çitlikten kendine kalan kısımda tek başına yaşamayı tercih etti.
2 keçisi, 7 tavuğu ve 2 atıyla birlikte modern hayattan izole bir şekilde yaşayan Emma Orbach, bu şekilde yaşamanın kendisini mutlu ve huzurlu hissettirdiğini söyledi.
Emma geçmişini şu şekilde anlatıyor:
“Kahvaltıdan sonra hangimiz piyanoyu kapacak diye yarışırdık. Anne ve babam fazlasıyla ilginç insanlardı. Babam vicdani retçi idi. O öldükten sonra annem bir sanat kolejinde kütüphaneci olarak çalıştı. Şu an 82 yaşında ve hala kasabada yaşıyor. Çocuk olarak, materyalist bir yaşam anlayışından uzak tutulduk. Genellikle kırlarda gezerdim. Çiçekleri ve doğayı çok seviyordum. Kardeşlerimle yemeklerimizi ağaçların üzerinde yerdik. Gerçekten özgürdük. Herkesin yaptığını yapmak zorunda hissetmediğim için şükran duyuyorum. Bu hissi her zaman bir prensip olarak korudum. Bugün hayatıma dair her şey beni mutlu ediyor. Bir ormanda uyanmaktan, geceleri gökteki yıldızları izlemek, doğayla iç içe yaşamaktan mutluyum.”
Emma, medeniyetten uzak bir yaşam sürmesinin sebebinin ‘dünyaya daha az zarar vermek’ olduğunu söylüyor. Tuvaleti evinin hemen yanı başındaki ormanda bulunan derme çatma bir delikten ibaret olan Emma, ‘Lağım sistemi, kendi pisliğinizin sorumluluğunu almamanızdan başka bir şey değil. Pisliğinizi kendinizden uzaklaştırıp denize döküyorsunuz’ diye sistemi tanımlıyor.
Emma evinin civarına başka evlerde inşa etmiş ve buraları dönüşüm ve iyileşme mekanları olarak kiralıyor. Elde ettiği bağışlar ile temel ihtiyaçlarını giderip vergilerini ödüyor.
Bana gerçeklik olarak tanıtılan hiçbir şeyi bundan sonra hayatında barındırmak istemiyorum diye özetliyor felsefesini. Çözümü her gün bir koşuşturmaca ve kaos şeklinde yaşanan hayatta basitleşmek ve yavaşlamak olarak görüyor.
Derleyen: Sibel Çağlar
http://www.dailymail.co.uk/news/article-2254397/Oxford-graduate-quit-mainstream-society-live-hobbit-style-existence-mud-hut-Welsh-hills.html