İstanbul’a Yakın 9 Yürüyüş Rotası

Çok değil sadece üç dört saatlik bir yürüyüşün bile sizi nasıl motive ettiğini ve veriminizi artırdığını hafta başında işe başlarken anlayacaksınız.

DURUSU (TERKOS) GÖLÜ

Terkos gölü İstanbul’un Avrupa yakasındaki üç doğal gölden biri ve en temizi. Şimdiki adı Durusu. Göl civarında Ormanlı’dan Balaban’a kadar birçok yürüyüş parkuru bulunuyor. Bu parkurların büyük çoğunluğu ise gölün farklı bir bölgesinde bitiyor ve her bölge farklı bir güzellik sunuyor. İstanbul’dan gelirken Kemerburgaz, Göktürk, Tayakadın hattı en mantıklı yol. Kısa sürede Tayakadın köyünü geçerek Balaban köyü sahiline ulaşmak mümkün. Çok değil sadece üç dört saatlik bu yürüyüşün bile sizi nasıl motive ettiğini ve veriminizi artırdığını hafta başında işe başlarken anlayacaksınız.

BELGRAD ORMANLARI24503

İstanbul’un akciğeri, 5 bin 300 hektarlık bir alana yayılan Belgrad Ormanları’nda kısa ve uzun mesafeli birçok yürüyüş parkuru bulunuyor. Kente yakın olduğu için insanlar Belgrad ormanına sadece piknik amaçlı gidiyorlar. Oysa kaybolma pahasına da olsa ormanın derinliklerine yürümek gerek. Alternatif bir parkur istiyorsanız Rumelifeneri’nden Kale’ye doğru giden yola sapın. Bir tarafınızın orman, bir tarafınızın da masmavi deniz, muhteşem bir doğa ve orta uzunlukta ama hiç de yorucu olmayan bir parkur. İnişli çıkışlı olarak devam eden bu parkur yaklaşık bir buçuk saat sonra başka bir koyda sona eriyor. Demirciköy’e ait olan bu koyda hava güzelse yüzebilirsiniz. Geri dönüşte de aynı rotayı kullanacaksınız.

BİNKILIÇ

Kırklareli’nin Saray ilçesinin Binkılıç köyü civarındaki yürüyüş parkurlarından biri köyün kuzeyinden akan Binkılıç Deresi’ni izliyor, öteki de bu derenin biraz ilerisindeki yolu takip edip ormana dalıyor. Orman parkuru için başlangıç noktası bir çiftlik evinin yanı. Buradan yola çıktığınızda sel tarafından tahrip edilen ama işlevi sona ermeyen yoldan yükselerek ormana doğru yürümeye başlayacaksınız. Kısa bir süre sonra kendinizi ormanın içinde bulacaksınız. İkinci parkur Binkılıç Deresi, aslında bu yürüdüğümüz ormanın ardında yer alıyor. Orman bir tepeyi kaplıyor, tepenin eteklerinden de dere akıyor. Derenin kenarı meyve ağaçlarıyla dolu. Dere boyunca en çok görülen ise ıhlamur ağaçları. Yola çıktıktan iki saat sonra derenin kaynağı olan tepenin eteklerine varacaksınız.

ERİKLİ YAYLASI

İstanbul’a yakın, doğayla iç içe bir yer Erikli Yaylası. Yalova’nın Çınarcık ilçesinin Teşvikiye köyü yürüyüş için başlangıç noktası. Yürüyüşün ilk aşaması bir dereyi geçerek üst üste akan birkaç şelalede sona eriyor. İlk etap çok hafif bir yokuşla başlıyor ve bir yamaçtan geçerek orman içindeki düzlüğe ulaşıyor. Yaklaşık 15 dakika düzlükte yüründükten sonra eğim yavaş yavaş artmaya başlıyor. Burayı da çıkınca yaylanın düzlüğüne varacaksınız. Yayla bu düzlükte kuruluymuş eskiden ama yaylanın sadece adı var. Burada dinlendikten sonra yola devam edin. Derenin kenarındaki yolu takip ederseniz yarım saat sonra Erikli Şelalesi’ne varacaksınız. Muhteşem bir gürültüyle akan su görenleri büyülüyor. Eğer hava sıcaksa giyin mayolarınızı ve soğuk sulara bırakın kendinizi.

MAŞUKİYE

Maşukiye İzmit’in bir beldesi. Bu kadar popüler olmasının nedeni Kartepe’nin eteklerinde olması. Aslında tepenin ismi “Keltepe” ama bol kar yağdığı için İzmitliler bu adı uygun görmüş. Kartepe üzerinde birçok yürüyüş rotası var. Hatta buradan Samanlı Dağları’nın diğer bölgelerine birkaç günlük kamplı yürüyüşler de yapılabilir. Yaz ve kış aylarında her yıl on binlerce kişi Kartepe’ye çıkıyor. Kimi piknik, kimi kayak, kimi de yürüyüş amaçlı. Kartepe’nin en popüler yeri Kuzuyayla’dan iki saatlik bir orman yürüyüşü ile otellerin bulunduğu bölgeye varılabilir. En güzel yürüyüş mevsimi ilkbahar ve kış ayları. İlkbahar aylarında vadiler henüz karla kaplı olduğu için yürüyüş yapanlar kar üzerinde batmadan yürüme keyfini yaşayabilir. Kartepe’de yapılacak kış yürüyüşleri de çok zevkli geçiyor. Hele yoğun bir kar yağışından bir hafta sonra giderseniz tüm ağaçların beyaz palto kuşandığını göreceksiniz.

MENEKŞE YAYLASI

Menekşe Yaylası İzmit’in Nusretiye köyü sınırları içinde yer alıyor. Yürüyüş bir derenin içinde bulunan Veysel Dayı’nın doğaseverlere her türlü hizmeti verdiği tesislerden başlıyor. Tesisin yanındaki köprüden karşı yamaca geçtiğiniz anda yürüyüşe başlamış olacaksınız. Menekşe Yaylası yürüyüşünün en zorlu etabı bu ilk etap. Çünkü yola çıkar çıkmaz karşınıza eğimli bir yamaç çıkacak. Bu dik etabı hiç acele etmeden yavaş bir tempoda çıkmaya çalışın. Zaten acele ederseniz kısa süre içinde tıkanır kalırsınız. Bu da gününüzün zehir olacağı anlamına gelir. Bu etaptaki görkemli kayın ağaçlarının kökleri bazen birçok basamak oluşturarak bazı etapları daha kolay çıkmanızı sağlayacak. Temponuzu hiç bozmadan, yarışmadan yavaş yavaş yükselirseniz yola çıktıktan 45 dakika sonra ilk parkuru bitirmiş olursunuz. Çok kısa bir süre sonra bir orman yolu çıkacak karşınıza. Bu yoldan sağa dönün ve yürümeye başlayın. Yol inişli çıkışlı olarak sizi orman içinde yaklaşık bir saat yürütecek. Eğer yaz başıysa ormangülleri, sonbaharsa pastel renkler eşlik edecek yürüyüşünüze. Kısa bir yürüyüş ardından, ortasından tertemiz bir derenin aktığı biz düzlüğe varacaksınız. Düzlüğün sonundaki yokuş yarım saat sonra sizi Menekşe Yaylası’na götürecek.

BALLIKAYALAR KANYONU

Ballıkayalar, Kocaeli’nin Gebze ilçesinin Tavşanlı köyü sınırları içinde. Yaklaşık 2 kilometrelik kanyon geçişi genelde kolay ama heyecan verici. Vadinin girişindeki yüksek kaya duvarlarında haftanın her günü tırmanan birilerini görebilirsiniz. Yürüyüşün ilk birkaç yüz metresi çok kolay. Vadi tabanındaki kayaların üzerinde bir sağa bir sola geçerek yürüyüşün ikinci etabına varacaksınız. Bir anda yol bitiyormuş gibi olacak. Burada karşınıza çıkan küçük bir kayalığı tırmanarak birkaç metre yukarı çıkıp dereyi aşağıda bırakacaksınız. Bu etap geçişin en heyecanlı etabı. Kayaların üzerinden yürürken hele de kalabalıksanız çok dikkatli olmanız gerek. Burayı geçtiğinizde bir yan geçiş noktasına geleceksiniz. Uzunluğu 1.5 metre olan bu yan geçiş vadi geçişinin de kilidi. Yani en zor nokta burası ama hiçbir riski yok. Düşülmesi halinde sadece dizinize kadar suya gömüleceksiniz. Bu noktayı geçenleri büyük ve hoş bir sürpriz bekliyor: Birkaç metre yükseklikten dökülen ve derin bir de dökülme çukuru olan bir şelale. Şelalenin üzerindeki düzlükten yürümeye başlayın. Kısa bir süre sonra sol yamaçta tabakalı kayalar çıkacak karşınıza. Bu etabın sonunda da yine bir şelale ve önünde büyük bir gölet çıkacak karşınıza. Bu yürüyüş en fazla üç saatinizi alır.

KILIÇKAYA

Sakarya’nın Geyve ilçesi sınırları içinde bulunan Kılıçkaya bölgesi doğa yürüyüşleri için cazibe merkezi olmaya başladı. Bölge Kapıorman Dağları’nın bir parçası. Bölgede birçok yürüyüş rotası var. Ancak iki tanesi çok cazip. Her iki yürüyüş de Doğancıl köyünden başlıyor. İstanbul’a dört saat uzakta olan köye gitmek için Geyve-Taraklı arasındaki Kazkıran Geçidi’nden geçeceksiniz. Yürüyüşe hemen köyün içinden başlayabilirsiniz. Bu parkur bölgedeki en uzun parkurlardan biri. Eğer bu rota sizi kesmediyse sırt boyunca devam edip Kılıçkaya’nın zirvesine de çıkabilirsiniz. Kaya üstü denilen bu bölgede hem dinlenip hem de muhteşem manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz. Hava güzelse zirveden Uludağ’ı görmek mümkün. İkinci rota da yine köyden başlıyor ama diğer rotaya göre çok daha uzun. Yer yer inişli çıkışlı giden yol Kılıçkaya zirvesinin etrafından dönüyor ve yine aynı yaylada sona eriyor.

SÜLÜKLÜGÖL

Sakarya’nın Akyazı ilçesi sınırları içinde kalan Sülüklügöl ilkbahar ve sonbahar aylarında yoğun bir ziyaretçi akınına uğrar. İstanbul’a 200 kilometre uzaklıktaki göl civarında meşe ve göknar ağaçları egemen. İlkbaharda sadece belli bir süre açan ters laleler bu gölü fotoğrafçılar için de çok cazip kılıyor. Yaklaşık 300 yıl önce büyük bir heyelan sonucunda meydana gelen gölün suları kurak zamanlarda azalıyor. Sülüklügöl’e yakın birkaç küçük göl daha var. Gölün etrafını ve bu gölleri dolaşmak birkaç saatinizi alabilir. Gölün kenarındaki tesislerin arkasındaki yolu takip edin. Yol kısa bir süre sonra ikiye ayrılacak. Hangisinden giderseniz gidin muhteşem bir doğa eşliğinde yürüyeceksiniz. Burası dünyada çok az kalmış doğal bir anıt orman, doğanın bize korumamız için bıraktığı bir değer. Yürüdüğünüz yol boyunca bazen sisler arasında kalan ağaçların ürkütücü görüntüsü size eşlik edecek, bazen de sis dağılacak ve kendinizi renkli bir masal dünyasında bulacaksınız. Yürüyüş sonunda tüm ormana hâkim tepeye varacaksınız. Hiçbir şey yapmayın, sadece etrafınızda dönerek renk cümbüşünü izleyin yeter.

Gezginler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir